Liste

Psikosağlık Danışmanlık

BİLGİSAYAR OYUNU BAĞIMLILIĞI

BİLGİSAYAR OYUNU BAĞIMLILIĞI

Teknoloji İle Dönüşen Bağımlılıklar

Bilgisayar oyunu bağımlılığı daha ziyade çocuklarda görülen ama son dönemlerde özellikle de online oyunların internet üzerinden  milyonlarca insanın katılımıyla oynanan online oyunlarla beraber artık yetişkin kitleyi de etkisi altına almış bir furya. Yapılan araştırmalar kişilerin günlük ortalama 8 ile 15 saat arasında değişen bir oranda bilgisayar başında zamanlarını geçirebildiğini ortaya koyuyor.

Bilgisayar oyunu bağımlılığı da geçirilen uzun ekran saatlerinin ardından gösteriyor ki özellikle ergenlerin yeni rahatsızlıklarından bir tanesi bu. Ancak yalnızca bilgisayar değil, teknolojinin hayatımızda önemli bir yere sahip olması bizim teknolojiyi kullanma ve ona uyum sağlama alışkanlıklarımızı da değiştirdiği görülüyor. Bu sebeple, çağın bir negatif getirisi olarak bilgisayar oyunu bağımlılığı ve artan ekran süreleri bizlere aslında değiştiğimizi gösteriyor.

Sanal Bir Dünya Yaratmak…

İnsan beyninin en önemli özelliklerinden bir tanesi de içinde bulunduğu koşullara uyum sağlayabilme özelliğidir. Bu esasında Allah-u Teala’nın insanlara sunmuş olduğu çok önemli bir savunma mekanizmasıdır. Bu savunma mekanizması kötü kullanıma bağlı olarak içinde bulunduğu olumsuz duruma alışmak gibi bir durumu beraberinde getirebiliyor. Bir müddet sonra beyin gerçek âlemden kopup sanal âlemin gerçekliğine uygun bir yapılanma içerisine giriyor.

Dostlar sosyal etkileşimde bulunma ihtiyacını sanal âlemde gideriyor. Macera, heyecan duygusunu yaşama ihtiyacını sanal âlemde gideriyor. Kazanım elde etme, bir şeyleri başarma rekabet gibi duyguları sanal âlemde gidermeye başlıyor. Bir müddet sonra kişi, normal şartlar altında gerçek dünyada yaşaması gereken duyguları, arkadaşları ile halı saha maçına gidip orada yaşaması gereken duyguyu, bilgisayar başında yaşayabiliyor. Bu da kentleşmenin şehirleşmenin getirmiş olduğu bir sonuç. Yoğun çalışma temposu, insanların birbirinden bağımsız ayrık bir şekilde yaşıyor olması, büyük ailenin parçalanarak çekirdek aileye inmiş ilişkilerin yüzeysel hale gelmiş olması. İnsanların bu tür duyguları yaşayabilecekleri etkinliklere erişimini olanaksız hale getiriyor.

Dostlarla görüşebilme sıklığını o paylaşım içerisinde olabilme olasılığını minimum seviyeye indiriyor ve buna bağlı olarak insan bu ihtiyacını bir ekranın karşısında gidermeye çalışıyor. Bir müddet sonrada beyin buna alışıyor artık. Tabiri caizse hap gibi yoğunlaştırılmış bir şekilde o duyguyu kısa bir süre içerisinde düğmeye basar basmaz o alemin içerisine giderebilmeye alışıyor. Halbuki beynin işleyişinin vazgeçilmez bir unsuru olan kimyasalların dopamin, endorfin ya da seratonin gibi kimyasalların günlük hayatın içerisinde gerçekleştirdiğimiz gerçek etkinlikler aracılığıyla yaşanması gerekiyor. Mesela araştırmalar mutluluk hormonu olarak adlandırdığımız endorfini salgılatan faaliyetin, dostlarla birliktelik olduğunu ortaya koyuyor. Kentleşme sürecinde insanlar birbirlerinden kopuyorlar. Dolayısıyla o dostluğun, arkadaşlığın gereklerini yaşayamıyorlar… Yaşayamadıkları zaman beyin ihtiyaç duyduğu o kimyasalları salgılayamıyor. Yağmur yağmıyor tabiri caizse. Yağmayınca toprak susuz kalır, ürün veremez. Olumlu düşünceleri, duyguları, davranışları üretebilmesi için dış dünyadan gelen uyarıcıların onun iç dünyasında var ettiği o kimyasallara ihtiyacı var beynin. Bunu gerçek dünyada yaşayamayınca kişi otomatikman ne yapıyor? Onu sanal alemde yaşama yoluna gidiyor. Buna bağlı olarak da bir müddet sonra bağımlılık söz konusu oluyor.

En Sonunda Ne Oluyor?

BİLGİSAYAR OYUNU BAĞIMLILIĞI

Kaygı, modern hayatın kaçınılmaz bir parçası haline geldi. Günlük yaşantımızda karşılaştığımız stres...

BİLGİSAYAR OYUNU BAĞIMLILIĞI

Mükemmeliyetçilik ve Anksiyete: Kusursuz Olmaya Çalışmanın Bedeli Mükemmeliyetçilik, m...

BİLGİSAYAR OYUNU BAĞIMLILIĞI

Psikoterapinin İyileştirici Gücü Hayat zaman zaman bizi öyle bir noktaya getirir ki, içinden &cc...