Kaygı, modern hayatın kaçınılmaz bir parçası haline geldi. Günlük yaşantımızda karşılaştığımız stres ve belirsizlikler kaygıya yol açabilir. Ancak, kaygının ne olduğunu, nasıl oluştuğunu ve onunla nasıl başa çıkabileceğimizi anlamak, bu duygunun bizi ele geçirmesini engelleyebilir.
Kaygı Nedir?
Kaygı, belirsizlik ya da tehlike karşısında hissettiğimiz yoğun endişe ya da korku halidir. Bazen gelecekte olabilecek kötü senaryolar üzerine yoğunlaşırken, bazen de günlük hayatın getirdiği baskılar bu duyguyu tetikleyebilir. Ara sıra hissedilen kaygı normaldir ve hatta tehlikelerden korunmamıza yardımcı olabilir. Ancak, sürekli hale geldiğinde yaşam kalitemizi olumsuz etkileyebilir.
Kaygının Nedenleri
Kaygının ortaya çıkmasının birçok nedeni olabilir:
Stresli yaşam olayları: İş kaybı, ilişkilerde sorunlar veya sağlık problemleri gibi olaylar kaygıya neden olabilir.
Genetik yatkınlık: Ailede kaygı bozuklukları öyküsü olan bireylerin kaygıya daha yatkın olduğu bilinmektedir.
Beyin kimyası: Beyinde bulunan bazı kimyasal maddelerin (serotonin, dopamin gibi) dengesizlikleri kaygıyı artırabilir.
Travmalar: Geçmişte yaşanan travmatik olaylar (çocukluk dönemi travmaları, kazalar, saldırılar) kaygının kronik hale gelmesine yol açabilir.
Kaygı Belirtileri
Kaygı hem fiziksel hem de duygusal belirtilerle kendini gösterebilir:
Fiziksel belirtiler: Kalp çarpıntısı, terleme, baş dönmesi, mide bulantısı, nefes darlığı gibi belirtiler kaygı yaşayan bireylerde sıkça görülür.
Duygusal belirtiler: Sürekli endişe hali, odaklanmada güçlük, sinirlilik, uyku problemleri de kaygının yaygın belirtilerindendir.
Kaygıyla Baş Etme Yöntemleri
Kaygıyı kontrol altına almak için kullanabileceğiniz bazı etkili yöntemler vardır:
Nefes egzersizleri: Derin nefes almak, kaygının fiziksel belirtilerini hafifletmeye yardımcı olabilir. Bunun için 5-6-7 tekniğini kullanabilirsiniz. 5 saniye boyunca burnunuzdan nefes alın, 6 saniye nefesinizi içinizde tutun, 7 saniye boyunca nefesinizi ağzınızdan verin. Kaygı ve öfke anında sadece nefes alış verişini düzenlemek bile bu duyguların etkisini azalttığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır.
Fiziksel aktivite: Düzenli egzersiz yapmak, beyninizdeki endorfin seviyelerini artırarak ruh halinizi iyileştirir ve kaygıyı azaltır. Haftada 3 kere 20-30 dakika tempolu yürüyüş ruh halinize oldukça iyi gelecektir.
Beslenme ve uyku: Kafein psikostimülan bir maddedir yani uyarıcıdır. Kaygıyı arttırıcı bir etkisi oldupu bilinmektedir. Kafein alımını sınırlandırmak kaygıyı azaltmada etkili bir yoldur. Bununla birlikte sağlıklı ve dengeli beslenme durumu ruh halinize ve sağlığınıza olumlu etki edecektir. Günde 6-7 saatten az uyuyan bireylerin kaygı halinin daha yoğun olduğu bilimsel bir gerçektir. Düzenli ve yeterli uyku da beslenme gibi kaygıyı kontrol almanızda size yardımcı olacaktır. Farkındalığınızı geliştirin: Aslında kaygı bizi hayatta tutmaya yönelik bir duygudur, düşmanımız değildir. Kaygıyla savaşmak yerine onu gözlemleyin. Hayatınızda kaygıyı nereye koyduğunuzu keşfedin. Kaygınız yükseldiğinde bedeninizde neler olduğunu gözlemleyip not alın.
Sağlıklı yetişkin tarafınızla bağ kurun: Kaygının yükseldiği anlarda ve olumsuz duygular ortaya çıkmışken kendinize karşı eleştirel bir tutumda olmak yerine şefkatli bir şekilde yaklaşmanın mümkün olup olmadığını değerlendirin. Duygu seline kapılıp gitmek yerine mantığınızı devre dışı bırakmayın.
Bilinçli farkındalık (mindfulness): Anı yaşamaya odaklanmak, kaygıyı tetikleyen düşünceleri kontrol altına almanıza yardımcı olabilir. Örneğin kaygılandığınız anda gelecekle veya geçmişle alakalı duygu ve düşüncelere hapsolmuş olabilirsiniz. Bu duygu ve düşüncelerden çıkıp şu ana dönmek için şunları uygulayabilirsiniz; Kendinizi şu ana bağlamak ve sakinleştirmek için 5-4-3-2-1 tekniğini uygulayabilirsiniz. Gördüğünüz 5 şeyi söyleyin, yakınızdaki 4 şeye dokunun, duyabildiğiniz 3 şeyi dinleyin, koklayabildiğiniz 2 şeyi koklayın, tadını alabildiğiniz 1 şeye dikkat edin.
Destek almak: Anksiyete bozukluğu tedavi edilebilir. Bireysel terapi, kaygı ile başa çıkmada etkili bir yoldur.
Sonuç
Kaygı, yaşamın doğal bir parçası olsa da, onunla başa çıkmayı öğrenmek sağlığımız için son derece önemlidir. Anksiyete bozukluğu, yaşam kalitesini oldukça düşürebilen bir bozukluktur. Eğer siz de kaygı yaşıyor ve baş edemediğinizi düşünüyorsanız, bir uzmandan destek almak önemlidir. Unutmayın, yalnız değilsiniz ve kaygının üstesinden gelmenin birçok yolu var.
Klinik Psikolog Görkem YILMAZ
Mükemmeliyetçilik ve Anksiyete: Kusursuz Olmaya Çalışmanın Bedeli Mükemmeliyetçilik, m...
Psikoterapinin İyileştirici Gücü Hayat zaman zaman bizi öyle bir noktaya getirir ki, içinden &cc...
Psikolojik Dayanıklılık ve Zor Durumlarla Baş Etme Yöntemleri Hayat, zaman zaman bizi öyle anlara getirir ...